Yukarıdan aşağıya Akkuzulu manzarası

Yukarıdan aşağıya Akkuzulu manzarası

YUKARIDAN DRON VİDEO ÇEKİM ANKARA CUBUK AKKUZULU KIRSAL MAHALLESİ Ankara Çubuk | Akkuzulu Ha

Bir Ali “Ali AĞIRKAYA”

Bir Ali “Ali AĞIRKAYA

Saygıdeğer hemşehrilerim; bu gün sizlere bir Ali’den mahallemiz ilkokulu müdürü “Ali AĞIRKAYA’dan  bahsetmek istiyorum. Ali Bey bir öğretmen, bir gönül insanı ve daha önemlisi iyi nesiller yetiştirmek için kendisini adamış, özü sözü bir eğitmen.

Ali Öğretmen 2014-2015 eğitim yılında mahallemiz okuluna atanmış, aynı zamanda mahallemiz okulunda velisi olduğum oğlumun öğretmeni olmuştu. Ben kendisini uzunca bir zaman görmedim. İşim dolayısıyla okulda yapılan veli toplantılarına eşim -kendisi öğretmen adayı- katılıyordu. Eve geldiği zaman da Ali Öğretmen’den ve projelerinden bahsederdi.

Yine eşim veli toplantısından geldiği bir gün; “Keşke bu hafta sonu evde olsaydın” dedi.

“Neden” diye sordum.

“Bizim çocuğun sınıfı boyanacak” dedi.

“İyide bize ne bundan” dedim.

“Yardıma giderdik” dedi.

“Boyacılar boyasın bizimle ne ilgisi var” dedim.

Sonra eşim anlatmaya başladı.

“Nasıl bizimle ilgisi yok” dedi. “Bizim çocuğumuz o sınıfta öğrenim görecek. Ayrıca sınıfı boyacılar değil Ali Öğretmen boyayacakmış. Öğretmen hafta sonu Ankara’dan bizim çocukların sınıfını boyamak için geliyor. Sen bize ne bundan diyorsun” dedi.

“Boyacılar boyayacak zannediyordum” dedim.

Evet, haklıydı belki, kim bilir… Bazı insanlar kendini feda etmeyi seviyor…

Daha sonraları velisi olduğum birinci sınıftaki bir öğrencinin öğretmeni olduğu için bir çok olayla karşı karşıya kaldık ve hepsinde çok şaşırdık. Öğrencilere olan ilgisi, düşünceli davranışları, akla hayale gelmeyecek çözümleriyle gönülleri fethetmesi uzun sürmedi.

Birinci dönem sonlarına doğru ilkokul müdürü olarak atanmıştı. Okulların “şubat tatilinde” olduğu bir zaman öğretmen atamalarıyla ilgi olarak bilgi almak için aramıştım. Bana nerede olduğumu sordu, evde olduğumu söyleyince okula gelin ben okuldayım dedi.

Eşimle birlikte okula gittik, eşim elinde penseyle gezen bir adamı gösterip;

“İşte Ali Öğretmen” dedi. (O zaman ilk defa gördüm.)

Doğrusu çok şaşırdım. Bir okul müdüründen çok bir teknisyene benziyordu. Hemen gelip elini uzattı kendisini tanıttı, bende kendimi tanıttım.

Şaka yollu, “Hocam bu işler size mi kaldı” dedim.

“Ne yapalım kısıtlı bir bütçemiz var ama yapılacak çok işimiz var” dedi.

İşçiliği kendileri yapıyorlardı. Bu şekilde bütçelerini öğrencilerin ihtiyaçları doğrultusunda kullanabileceklermiş.

 Sonra beni ortaokul müdürü Hasan Bey’le tanıştırdı. Hasan Bey’inde Ali Bey’den pek farkı yoktu doğrusu; elleri-yüzleri, üstleri-başları toz içindeydi.

İşimizi bitirip eve geldik.

Yattığım zaman uyku tutmadı. Keşke onlara yardıma ihtiyaçları olup olmadığını sorsaydım, kabul ederlerse elimden geldiğince yardım etseydim diye düşündüm. Başta Ali Öğretmen olmak üzere bu insanlar bizim çocuklarımız için, tatil, hafta sonu, gece gündüz demeden ve hiçbir karşılık beklemeden, yapmak zorunda olmadıkları o kadar çok işle uğraşıyorlardı ki…

Aradan biraz zaman geçmiş, nedenini hatırlamadığım bir olayla ilgili okula gitmiştim. Yine Ali Bey’i eli yüzü kara içinde buldum. Bu seferde atıl durumda olan yazıcıları tamir ediyor, eski fotokopi makinelerini işler hale getirmek için uğraşıyordu. Bu şekilde kullanılamayacak durumda olan, masrafları ve sarf malzemelerindeki sıkıntılardan dolayı depolarda unutulmuş bir sürü cihazı faaliyete geçirmiş.

“Benim derdim; öğretmenlerim, öğrencilerim sıkıntı çekmesin” deyip duruyordu.

Sonra bir bir projelerinden bahsetti;

Merkezi bir internet sağlayıcısı ve merkezi yazıcı sistemi oluşturmak.

Bütün sınıflara merkezi ağı ve merkezi yazıcıları görebilecek bir internet ağı oluşturmak,

Bütün sınıflara bilgisayar, projeksiyon cihazı, lazer yazıcı sağlamak,

Öğrencilere kurslar açmak,

Yeni bir kütüphane oluşturmak,

Lavabolara akıllı sabun sistemi ve otomatik kurutucu koymak,

Hem öğrencilere, hem öğretmenlere eğitim gezileri düzenlemek,

Öğrencilerin ihtiyaçları için kantin açmak,

Okulun duvarlarını “masal kahramanlarının” figürleriyle süslemek,

Merkezi güvenlik kamera sistemi ve kayıt sistemi oluşturmak,

Dışarıdaki dersliklere kalorifer sistemi kurmak,

Kariyer günleri düzenlemek, (“hem de ilkokulda”)

Daha bir sürü şey anlattı ama hatırlamıyorum.

İçimden güldüm, “bu adam ya kafayı yemiş yada hayal gücü sınır tanımıyor” diye düşündüm.

İçimden, “Be adam, burası Akkuzulu Mahallesi, sen bunları hangi parayla yapacaksın. Hem bunları yapmak öyle göründüğü gibi kolay mı? Sen işçiliğe para vermemek için eline bir matkap bir boya fırçası alıyorsun. Ayrıca bu işler, teknik bilgi ve donanım ister. Sen bunları nasıl yapacaksın” diye düşündüm.

Yanıldığımı çok geçmeden anlayacaktım. Çünkü, Ali Öğretmen sıra dışı bir insandı.

Bir gün internet kablolarının döşemesi için yardıma gittiğimde -başka bir velide yardım için oradaydı-, kabloları döşerken bir ara saat akşamın 8’i gibi ortalıktan kayboldu.

Telefonla aradım,

“Hemen geliyorum” dedi.

Çok geçmeden kapıdan koşarak içeri girdi.

Tam “Hocam nerelerdeydiniz?” diyecektim ki; elinin-yüzünün, takım elbisesinin simsiyah olduğunu fark edip,

Sorumu “Hocam bu ne hal?” diye değiştirdim.

Verdiği yanıt karşımda gördüğüm manzaradan çok daha ilginçti…

“Üstüm kalorifer bacalarını ve kazanını temizlerken oldu” dedi.

“Bu gün sınıflar çok soğuktu” dedi.

“Öğretmenlerim, öğrencilerim çok üşüdü, kalorifer arızalıydı, onu tamir ettik.” dedi.

“Hocam bütün bunları niçin yapıyorsunuz, siz eğitimcisiniz bu işleri başkaları yapsalar daha iyi olmaz mı?” dedim.

“Ey kardeşim” dedi ve devam etti.

“Eğitimci olmak demek sadece öğretmek değildir. Gerektiğinde hizmetli, teknisyen, boyacı, inşaat işçisi ve hatta  ana-baba olmaktır” dedi. “Ve ayrıca, ben Akkuzulu’yu, okulumu, öğretmenlerimi, öğrencilerimi, velilerimi ve hizmetlilerimi çok seviyorum” dedi.

“Benim hayattaki en önemli amacım, erdemli nesiller yetiştirmek, insanın değerine değer katabilmek, bu çocuklar bizim, onlar bizim geleceğimiz…”

Hatırlamıyorum bir çok şey daha söylemişti.

Bir işim gereği tekrar okula yolum düşmüştü. Lavabodan çıkan çocukların bir şeyin başında toplanıp ellerini bir şeye tuttuklarını gördüm, merak ettim baktım. Evet bu sıcak hava üfleyen el kurutma cihazıydı.

Evet Ali Öğretmen ve ekibi -öğretmenleri, hizmetlileri- başarmıştı.

Kurslar “badminton, futbol, hızlı okuma, resim, drama, satranç…” açılmış, kütüphane bitmek üzere -duvarlarının dekorlarını öğretmenler yapıyor-, okulun uygun yerleri masal kahramanlarıyla süslenmiş, kantin açılmış, merkezi internet dağıtıcı sistem kurulmuş, bütün sınıflara internet bağlantısı verilmiş, alt yapıları hazırlanmış, projeksiyon cihazları, yazıcılar, fotokopi makinelerinin bozuk olanları elden geçirilmiş birçok yeni donanım temin edilmiş…

Ve en başta söylediği hemen hemen her şey ya tamamlanmış yada tamamlanmak üzere….

En önemlisi de; Ali Öğretmen ve ekibi bunları neredeyse sıfır maliyetle yapmışlardı. Kullanılabilecek eskileri kullanmışlar, bozukları tamir etmişler, elbirliğiyle üstesinden gelmişler.

Bunca şeyin bu kadar kısa sürede yapmış olması insana çok garip geliyor.

“Hocam bunların hepsi nasıl oldu ve olmaya devam ediyor?” diye sordum.

Duymamıştı galiba…

“Hocam ben bunların nasıl olduğunu merak ediyorum?” diye sorumu tekrarladım.

Yüzünce hafif bir gülümseme ifadesiyle;

“Annem beni ‘Kadir Gecesi’ doğurmuş” dedi.

Annesi “Kadir Gecesi” doğurmuş mudur? bilmiyorum.

Ama ortada bir gerçek var ki; inanıyor, azmediyor, güveniyor ve Allah (c.c.)’nin izniyle de başarıyor…

(Böyle kendini yetiştirmiş, benlik duygusuyla arasına set çekmiş bir öğretmenimiz -Ali’miz- olduğu için Yüce Mevla’ya şükretmeliyiz.)

“Bu yazı; Ali Ağırkaya’ya, (ailem dediği) fedakar öğretmenlerine ve ‘Aliler, Ayşeler’ yetiştirmeye kendini adamış tüm öğretmenlere ithaf olunur”…

Not: “Bu yazıyı kaleme aldığımdan kendisinin haberi yoktu.”

18.03.2015                 Akın RÜYAOĞLU 


Yorumlar

Yorumlar (4 Yorum)

Yazı hakkında görüşlerinizi belirtmek istermisiniz?

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.

  • Ömer KÖSE :

    18 Mart 2015-21:10

    Saygıdeğer Hocam; Allah (c.c)’nin izniyle, sizin gibi öğretmenler oldukça, gelecek nesiller güzel yetişecektir. Allah (c.c.) sizden ve tüm öğretmenlerimizden razı olsun.

  • hayirsever vatandas :

    18 Mart 2015-23:10

    Iste gercek bir egitimci okuluna okuyanlara ve cevresindekilere karsiliksis fedakarlik gosteren bir kul tipki bir babanin aylesine karsi sorumlulugu gibi aldigi kazancin hakkini fazlasiyla veriyor ne mutlu o okulda okuyan ogrenciye okulda cocugu olan veliye ne kadar sanslisiniz boyle bir egitimcinin ak kuzuluda olmasina maddi gucu cok zayif manevi gucu ise sadece bakiyor elinizdekinin degerini bilin herzan bulamassiniz birlikte olursaniz cocuklarinizla beraber daha nice guzelliklere imza atacaginizi unutmayiniz sevgilirimle esen kalin.
    Azda olsa belki bir kumsalin bir kumu kadar destegi olan vatandas
    ben geldim gittim sizler ak kuzulunun gelecege isik tutan nesli olacaksinizzz

  • Selçuk Erdoğan :

    19 Mart 2015-07:38

    Değerli dostum Ali Ağırkaya üstün çalışmalarına ankarada da devam ettiğini duymak beni mutlu ediyor. Her okula senin gibi bir öğretmen lazım. Daha güzel çalışmalar dileğiyle… Selçuk

  • Önder ve Ömer Kardeşler :

    28 Mart 2015-12:16

    Çok değerli hocam Ali Ağırkaya öncelikle yıllar sonra sizi bir şekilde görmek beni ne kadar duygulandırdı bilemezsiniz. Yıllar önce bizim köye geldiğinizde lise mezunu bile olmadığını duydugunuzda verdiğiniz tepkiyi asla unutmuyorum. Aklımda hayal mayal kalan bir sözünüz var benim çocuklarım okuyacak.. Bir köy okuluyken şehir okullarından farksız hale getirdiğiniz okulumuzda artık kardeşlerimiz keyifle okuyor, içimizden biri gibiydiniz ailemiz sizden sanki akrabamızdan öte bir insan gibi bahsediyorlardı ve hala isminiz geçiyor hocam bir Ali Hoca mucizesi başladı ki kısa sürede yaptıklarınız yıllarca hepimiz için umut ışıgı oldu bende kardeşimde şuanda üniversitede okuyoruz. Üniversitede hocalarıma arkadaşlarım dershanedeki çalışmaları sayesinde okulu kazandıklarını anlatıyorlar ben okulumuzdaki sınıf öğretmeni sayesinde okudum ve üniversiteyi kazandım dedim herkes güldü ve şaşırdı seni sınavlara o hocamı çalıştırdı dediler bende hayır dedim köyümüze geldi 2 yıl kaldı hayatlarımızı nasıl bir düzene sokacağımızı öğretti ve bir söz verdidi bize bana saygınız varsa okumaktan asla vazgeçmeyeceksiniz dedi dedim. Hocamda o zaman sen sözüne sadık kalmıssın dedi bende hocama siz Ali Hocamı tanısaydınız benim mi sözüme sadık olduğumu yoksa Ali Hocanın mı çok kararlı olduğunu anlardınız dedim. İnşallah Akkuzuluya gelip sizi ziyaret edeceğim hocam Akkuzuluların sadece çok şanslı olduğunu söylemekle kalmayacağım emin olun ki gelecekte evlatlarınızın değiştiğini ne kadar başarılı olduklarını ve yakın bir gelecekte hocamın isminin her evde konuşulmaya başlandığını göreceksiniz. Hocam bu yazıyı okuyorsanız ellerinizden öpüyorum saygılar sunuyorum hakkınızı helal edin benim için ailem için çok degerlisiniz bunu unutmayın.

İlginizi çekebilir

Dev Domatesimiz

Dev Domatesimiz

Tasarım | www.aksiyonreklam.com